|
| | Profesör Alımları | |
|
+2Bernard Saxon Oqléntia Jackie Dax 6 posters | Yazar | Mesaj |
---|
Oqléntia Jackie Dax Yönetici | Sihir Bakanı
Mesaj Sayısı : 53 Yaş : 31 Mücadele Tarafı : Tarafsız Kan Durumu : Safkan RP Partneri : O.o
| Konu: Profesör Alımları Çarş. Eyl. 09, 2009 4:31 pm | |
| Hogwarts Profesör Kadrosu
Karanlık Sanatlara Karşı Savunma ~ Bernard Saxon İksir ~ Kehanet ~ Uçuş ~ Astronomi ~ Tılsım ~ Zihinbend ve Zihinfend ~ Sihir Tarihi ~ Biçim Değiştirme ~ Sihirli Yaratıkların Bakımı ~ Eski Yazıtlar ~ Bitki Bilim ~
Yukarıdaki boş profesörlüklerden birisini seçerek aşağıdaki forumu doldurup mesaj olarak atınız. - Kod:
-
Ad-Soyad: İstediği Ders: Örnek RP:
En son Oqléntia Jackie Dax tarafından Cuma Eyl. 11, 2009 5:20 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Bernard Saxon Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü
Mesaj Sayısı : 2 Mücadele Tarafı : Karanlık Kan Durumu : Safkan RP Partneri : Aranıyor..
| Konu: Geri: Profesör Alımları Perş. Eyl. 10, 2009 3:36 pm | |
| Ad-Soyad: Bernard Saxon İstediği Ders: KsKs Örnek RP: Bernard, gecenin geç saatlerinde ses çıkartmadan odasına kapanmıştı. Birkaç saat sonra gözlerini kapadı ve şömineden gelen çıtırtıların onu rahatlatmasına izin verdi. Sıradan bir sabahtı, her zaman ki gibi masasının başında uyuya kalmıştı, aniden dışarıdan yükselen bir çığlık sesiyle uyandı. Biranda masadan kalktı, bir köşeye atmış olduğu üstünü hızla alırken ağzında mırıldandığı, birkaç kelime, onun içindeki çaresizliği dışarıya vuruyordu. Pencereden dışarıya baktığında kimseyi göremedi. Umursamaz bir tavırla içeri girip bi kahve aldı ve yazdığı kitaba devam etmeye başladı...
Biraz sonra hayatının aslında ne kadar boş ve anlamsız olduğunu düşünerek kalkıp yüzünü yıkadı ve aynaya baktı eskiden yanında olan herkesin yok olduğunu fark ederek.’’Lanet olsun!’’ diye bağırarak masanın üstündeki kahve dolu fincanı yere fırlattı. Can sıkıntısıyla odanın etrafında dolaşmaya başladı. Pencerenin önünden geçerken yağan yağmurun pencereyi hırpalarcasına yağdığını gördü ve biraz daha yakınlaştı, büyük bahçenin ortasındaki bankta bir bayanın yalnız başına oturduğu gördü. Üstüne bir palto alarak, kapıdan dışarı çıkmaya koyuldu. Orta kapının arkasındaki şemsiyelerden birini hızla çekerek açtı ve bahçeye yöneldi. Bahçeye çıktığında yağmurun hafiflediğini fark etti, çiseleyen yağmur eşliğinde kendisini bulmaya başladı. İçine çektiği toprak kokusu ile temiz hava birbirine karışmıştı neredeyse. İçini kaplayan soğuk hava bir sigara yakmasını istiyordu sanki… Yavaş ve sakin adımlarla banka doğru yürümeye başladı. Yaklaştıkça netleşen kadını tanımıyordu. "Merhaba, yalnız oturmak için yanlış bir zaman değil mi?" dedi gülümseyerek ve şemsiyeyi bayanın da üstünü kapatacak şekilde aralarına aldı. Bayan buğulanan gözlüğünü çıkartarak, ona baktı ve çıkardığı zarif bir mendille gözlüğü narince sildi.’’Her şeyin olduğu gibi bununda bir bedeli var. Hastalanmak pahasına bu güzel havayı yaşamaya değer ama şimdi kalkmam gerekiyor. İyi Günler’’ diyerek ve yavaşça kalkarak çöken sisin yardımıyla çabucak gözden kayboldu. Bernard, sigarasını yaktı ve kısa bir süre sonra evden çantasını alarak bakanlığa gitmek için hazırlandı. Bakanlıktan dışarı çıkrığında artık yeni görevini almıştı. Adını bile duymadığı bir kasabada yaşayanlarm hakkında bir rapor hazırlaması gerekiyordu. Ucu açık bir bitirme tarihiyle yola çıktı. Uzun ve yorucu bir yolculuk geçirmişti. İki ay kadar kasabada yaşayarak, kasaba halkının güvenini kazandı. Her gece çevredekiler hakkında düşüncelerini kitap yığınlarının en altında sakladığı bir not defterine karalıyordu. Son günlerde bu bilgileri özetleyerek bakanlığa sunabileceği bir dosya haline getirmişti. Bakanlığın bu iş için 2 yıldan daha uzun bir süre ayırmak istemesi onu şaşırtmıştı. Belki de buralardaki dağınık kasabaları dolaşıp onlar hakkında da rapor hazırlayabilirim. Diğer gün kimseye haber vermeden oradan uzaklaştı. En yakın yerleşim merkezine ulaştığında hava kararmıştı. Saat’e baktığında zaman gerçektende çok çabuk geçmişti. Loş bir ışıkla kapısı aydınlatılmış küçük bir bar denilebilecek bir yere girdi. Masaların çoğu doluydu. Herkes mutluydu, kısa konuşmalardan sonra kahkahalar yükseliyordu. Kapıdan uzak bir masada yalnız bir bayan oturuyordu. İzin isteyerek yanına geçip oturdu zaten oturabileceği başka bir yer de yoktu. Sabaha karşı sohbetleri iyice ilerledi, Bernard daha önce hiç bir bayanı kendine bu kadar yakın hissetmemişti. Üç hafta sonra beraber yaşamaya başladığı Eva’yla hayatının sonuna kadar sürdürebileceği bir birliktelik içine girmişti. Kısa bir süre Eva kendini az da olsa geri çekmeye başladı ama Bernard her şeyi eskisi gibi yaşamaya devam ediyordu. Bu toz pembe hayat, Eva bir sabah ortadan kaybolana kadar devam etti. Aradan çok zaman geçmişti. O gittikten sonra renkler, mevsimler solmaya başlamıştı. Uzun süre kaldığı ve onu terk eden sevgilisini beklediği bu küçük kasabada sıradan bir gündü. Kapının çalınmasıyla Bernard heyecanlandı. Hızla kapıyı açtı, gelenler bu kasabada yaşayan gençlerden birkaçıydı. Onları içeriye davet etti ve sohbet etmeye başladılar. Niye şimdi geldiler ki diye düşündü. Konuşmalar ilerledikçe neden geldiklerini anladı.
Sarışın olanı “iki aydır evde ne bi ışık nede bi ses var, herkes merak etti ve bakmamız için bizi yolladılar.” dedi. Bernard, iki aydır masa başında kitap yazmakla meşguldü. “Size ne?” demeyi çok isterdi.
Biraz sonra küçük kız “ Bir yıl kadar önce buraya gelen orta yaşlı arkadaşınız sizin yanınızdan çıkıp giderken, tüm olanları öğrendik, sizin için çok üzülüyoruz. Artık babam sizin hakkınızda buradan gidip kendi hayatını yaşamalı diyor” dedi.
Yarım saat daha konuşup evden ayrıldılar.
Küçük kızın ağlamaklı konuşması onu derinden etkilemişti. Sabaha kadar gözünü kırpmadan düşündü. Gün ağarmaya başlamıştı. Bernard, ayrılık sahnelerinden her zaman nefret etmişti. Bir ara hiç bir şekilde haber vermeden çekip gitmeyi bile düşünmüştü ama bu onlara haksızlık olur gibi geliyordu. Uzun süredir yaşadığı ortamdan ayrılmak çok kötü bir durum gibi görünüyordu ama bir yandan da değişimin iyi olacağını düşünüyordu. Bu bölgeden hatırlayacağı sadece iki veya üç yaşıtı ve o küçük kız olur gibi geliyordu. Burdan ayrılması çok güç olacak gibi görünüyordu. Daha kimseye haber vermemişti. Barda söylemeyi planlıyordu söylemenin zorluk derecesini henüz kavrayamamış olması ona sıkıntı veriyordu. Ne diyecekti sanki? -Hoşça kalın arkadaşlar ben gidiyorum mu? Olabilirdi fakat fazla duygusuzca kaçıyordu. Burda yaşayan aile sayısı çok azdı geriye kalan büyük çoğunluk kasabayla tek gecelik aşk yaşayan göçebe insanlardı. Aşk... Evet, başka birinde tatmadığı 'gerçek' sevgiyi dışarıdan hayalet kasaba gibi görünen bu yerde bulmuştu. Veda sırasında söyleyeceği şeyler onun için çok önemliydi ama geleceğe yönelik hiç bir şey olmayacaktı çünkü planlarına göre bir daha buraya gelmek gibi bi hataya düşmeyecekti.
Çantasına eşyalarını dolaptan çıkarttığı gibi attı, yazdığı kitabı, çalışmalarını, planlarını, son olarak yanından hiç ayırmadığı muggle kalemini atarak kapattı. Üstündeki kıyafeti incelemeye başladı. Gözlerinden hüzün akıyordu adeta. Aynaya boş boş bakıyor ve düşünüyordu. Ne olurdu şimdi kapıyı açıp gelse? diye içinden geçirerek odanın içerisinde dolanmaya başlamıştı. Saat daha çok erkendi ama onu uyku tutmamıştı. Çantasını sırtına vurarak merdivenlerden aşağıya doğru yavaşça inmeye başlamıştı. Evini de çok özleyecekti... İçinden avazı çıktığı kadar bağırmak geliyor fakat yapamıyordu. Özgür olduğunu hissedemiyordu bir türlü. Mutfağa doğru ilerlemeye başlamıştı. İçeriden Eva’nın güzel sesiyle şarkı söylediğini duyuyordu. Çantasını kapıya doğru fırlattı. Hemen mutfağa koştu ama gelen ses birden kesildi. Gözleri dolmaya başlamıştı. Kapıya doğru ilerlerken kapının yanında duran dolabın aynasına bakarak kendisini süzmeye başlamıştı. Perişan bir haldeydi. Çantasını alarak kapıdan çıktı. Her zaman büyük bi özenle düzelttiği saçlarını dağınık bıraktı. Kapıyı çekerek evden dışarı atmıştı kendisini... Saat çok erkendi, kasabanın en kalabalık sokağına çıktı. Kimseler yoktu. Kollarını açıp gökyüzüne baktı. Hayatındaki bu hüzünlü havadan kurtulması gerekiyordu.
“1.5 yıldır evden çıkmıyorum, çok mu kilo almışım ne?” diye kendi kendine konuşmaya başladı, hafifce gülümseyerek yoluna devam etti.
Önünden geçeceği son eve geldi. Arkasına dönüp uzun ve kimsesiz yola el salladı. Ağzındaki karamel tadıyla gözlüğünü taktı ve ilerledi. Dolaşarak, her şeyi not ederek, durup fikirlerini yazarken zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı. Saat gece yarısına varmak üzereydi. Etraf karanlığa bürünmüştü ama ışığa ihtiyaç yoktu. Bernard, ay ışığının bu kadar parlak olduğunu o gece anlamıştı. Bu kadar sessizlik ve karanlık her zaman Bernard’i korkutur. Çünkü küçükken yaramazlık yaptığında dolabına saklandığı günleri hatırlar. Bernard o gece uyuyamamıştı. Zaten bu genelde rastlanan bir durumdu. Gökyüzü olduğundan gizemliydi. Yıldızlar sık sık sönüp tekrar aydınlanıyordu. Sanki bir kalp gibiydi. Aklına animagus olduğunu öğrendiği ilk gün geldi. Hogwarts’da 3. Sınıf öğrencisiydi. Zaman ne kadar çabuk akıp geçmişti. Eline oturduğu ufak tepede karıncaların dolaştığı toprağı aldı ve rüzgara savurdu. Yarım saat sonra büyük bir fırtına çıktı. Ürperme ile uyandı Bernard. Elini başına koydu, şapkası uçmuştu. Gülümsemeyle gökyüzüne geri döndü. Muhteşem bir manzaraydı ama yarım saat önce. Şimdi etrafı kara bulutlar kaplamıştı. Yağmur yağacak gibiydi. Yaslandığı ağaca iyice yapışarak, ağacın geniş yapraklarıyla korunmaya çalışıyordu. Sonunda sabah olmuştu. Karnı çok açtı. Gözüyle görmekte zorlandığı önündeki dağın eteğinde bi şehir olduğunu gördü. Yürüyecek hali kalmamıştı zorlanarak da olsa şehre vardı. Biraz dinlendikten sonra “Bakanlığa gitmenin zamanı geldi de geçiyor bile…” diyerek Londra’nın yolunu tuttu.
*Not: Renklendirme yapmadığım için özür dilerim.. | |
| | | Oqléntia Jackie Dax Yönetici | Sihir Bakanı
Mesaj Sayısı : 53 Yaş : 31 Mücadele Tarafı : Tarafsız Kan Durumu : Safkan RP Partneri : O.o
| Konu: Geri: Profesör Alımları Perş. Eyl. 10, 2009 4:08 pm | |
| Kabul edildi. Rütbeniz ve moderatörlüğünüz veriliyor. | |
| | | Josh Jackson II. Sınıf Ravenclaw
Mesaj Sayısı : 4 Kan Durumu : Safkan
| Konu: Geri: Profesör Alımları Cuma Eyl. 11, 2009 5:04 pm | |
| Ad-Soyad:Josh Jackson İstediği Ders: İksir ~~ Örnek RP: Bu baska sıtede yazdığım bir rpdır. Buralara böylece veda etmek hiçde iyi değildi .
- Tamamdır . Bay Carrey ! Artık Weaslesax'da yasıyacakdım . En azında kısa veya uzun bır sure , belkide ölene kadar . Orada insanların başını kopartan atlı bir adam olduğu söylentisi New York , yetkililerini ayağa kaldırdı , bu durumdan hiç de hosnut olmakdıklarından dolayı görevi bana verdiler ve bunu er yada geç yapacaktım.
- Ohh... Sonunda geldim (mutsuz bir tebessümle)
Temiz havayı içime çekerek , etrafı gözlerimle süzdükden sonra çok sessiz bir yer olduğunu kanaatine vardım . Bana kalacak yer temin edicek olan kişilerin oturduğu evi bulmustum . Kapıyı Çaldım. '' Tık Tık ''
Çalar çalmaz kapıda güzeller güzeli bir kız belirdi Ve...
- Buyrun , kime bakmıştınız ?
- Ben dedektif Carrey .
- Buyrun Bay Carrey , babam geliceğinizden söz etmişti.
Sessiz kalarak onu takip etmeye yöneldim . Orta yasları biraz geçmiş bir adamın yanına geldim.
- Siz Dedektif Carrey Olmalısınız .
- Evet . Bay ...
- Bana Fabiel diyebilirsiniz.
- Peki . Kaç Kişi.
- 6 ama kafaları ortalıkda yok sadece , vucutları.
Düşünceli bir eda ile
- Karşımızdaki çok garip bir kişiliğe sahip olmalı . En sonuncu kurban ne zaman öldürüldü ?
- Daha yeni . Dün.
- Oav. Evet gerçekden çok yeni
Bana konaklayacağım yeri gösterdikden sonra bir süre dinlenmem için odadan dısarı çıktılar .
Penceremden dışarıyı usul ve sakin ortamı izlerken , olabildiğince , var gücü ile kişneyen bir at sesi duydum ve bu tam karşımda gözlerim ile süzdüğüm ormandan geliyordu.
Atlı çıkmıştı ve kımsenın daha önce görmediği atlı tam karşımdaydı . Şok Olmuştum.
Dişleri bilelenmiş , saçları simsiyah , ürkütücü büyük mavi gözleri , altındaki asil siyah bir at , elinde wampir desenli bir kılıç
Gerçekden beni çok korkutmuştu .
- Aman Tanrım ! Bu olamaz ...
''Küt'' Diye bir ses çıktı , bayılmıştım ...
Gözlerimi açtım , başımda Fabiel ve kızı bana bir soru yöneltiler
- Bay Carrey size ne oldu acaba ?
- Şey , bayım atlıyı gördüm , dün buradaydı .
Elimle işaret ederek .
- Ormanda
Atlıya çok şeytanca bir tuzak hazırlamaya karar verdik . Tüm kasaba sakinlerini Kiliseye toplayarak onlarla bu konu hakkında sert bir şekilde konuştum aralarından bir tanesinin bile bu plandan şuphesi yoktu . Zaten şüphesiz plan şeytancaydı , bizim oyleydi belkide ...
Ertesi gün olduğunda atlıya tuzağımızı kurmak için bir çok emek sarf ederek malzemelerimizi gereken gereksinimlerimizi hazırladık , bu planın sonu ölümdü .
Plan şuydu .
Saklanan 12 Okçu , ve 44 mızrak fırlatma makineleri oval orantılı bir hızaaya gelerek atlıyı bekliyecekdik ama en can sıkıcı noktası bir gönüllü Orman ile sehirdeki cephanelere yakın bir yerde duracaktı , ve atlı geldiğinde oklar ve mızraklar fırlayarak isteğimiz şeyi elde edecektik ya gönüllü kim olcakdı. Kimseden ses çıkmayınca
- Ben , ben olabilirim .
Diyerek planda uygulanan yere doğru tam gitmeye yöneldiğimde Fabiel'in kızı elini omuzuma atarak.
- Atlıyı görüpde bayılan olarak çok cesursunuz.
Dalga geçdi geçmedi ama hosuma gitmişti . Göğsümü gere gere ortaya geldim ve atlı birden belirdi , ve herkes şok olmuştu bütün insanların ağzından çıkan tek şey
- Aman Tanrım !
Oklar ve mızraklar havadam uçuşarak ... | |
| | | Oqléntia Jackie Dax Yönetici | Sihir Bakanı
Mesaj Sayısı : 53 Yaş : 31 Mücadele Tarafı : Tarafsız Kan Durumu : Safkan RP Partneri : O.o
| Konu: Geri: Profesör Alımları Cuma Eyl. 11, 2009 5:20 pm | |
| Rol oyununuz yetersizdir. Kabul edilmedi. | |
| | | Johnny Séa Elvadôr
Mesaj Sayısı : 5 Kan Durumu : Melez
| Konu: Geri: Profesör Alımları Paz Eyl. 13, 2009 1:43 pm | |
| Aynada gözlerime baktığımda hep bir katil , hep ama hep... Neden böyle ? Hayat bu kadar acımasız ve beni taşıyamayacak kadar basit mi ? İşte hayatın gerçeği buydu sanırsam . Her gün bir işlediğim cinayet aklıma geliyor , geliyor . Basitçe gülümsüyorum , gülümsedikçe içimdeki sevgi , karanlığıma savaş açıyor. Bir gun daha doğmuştu , bugun kimi katledecektik yada ben katledilecektim. Hiç bir korku yoktu ölümden yana , sadece öldürdüklerimin yüzleri beni korkutuyordu aciz bakışları. Yeni güne merhaba demeyi çok isterdim ama diyemiyorum. Bugun karagafta buluşma günümüzdü , yatağımdan ayaklarımı teperek yorganımı ytere doğru ittim. Kalkarak , odamın içinde bulunan lavabaya doğru yürüdüm , yüzüme bir kaç avuç dolusu suyu serptim , ovaladım , kurladım ıslak olan ellerimi . Üstümü hızlı bir şekilde giyinmeye koyuldum. Giyindikden sonra saatin geldiği fark ettim , kahvaltı etmeyi sevmiyor olamam lehime bir durumdu. Kapıyı açtım , portmantoda duran paltomu uzanarak aldım. Kapıdan cıkarak kapıyı serçe çektim 'Patt' .
Bulunduğum yerden uzaklaşmak ve karargaha ulaşmak için yakanımda duran telefon kulubesine yaklaştım , içine girdim '9-8-2-1-4-5-3' tuşlarına sıkıca basarak , karargaha ışınlamasını bekledim ve bu kulubeyi mugglelar göremiyordu 'tanrıya şükür' . Karargaha sonunda ulaştım ve bir çok kukuletalı insanlar vardı onlar benim yoldaşlarımdı , herkes beni görünce ' merhaba , günaydın , nasılsın , Jhonny'de geldi' sesler yükseliyordu en iyisi sessiz kalmaktı diye düşünerekten sessizliği tercih ettim. Herkes onünde bulunan sandalyelerine oturmak için sandalyelerin önüne geçti ve aynı şekilde bende . Secxas 'oturalım artık' diye söylendi . Herkes sandalyelerine oturdu . Bellax ' Ee , toplamamızın amacı nedir?' Sağ taraftan , sessiz ve ağır adımlarla gelen siıyah cübbeli , siyah kukuletalı bir adam belirdi . ' Seherbazlar ve mugglelar' diye Bellax'in sorusuna yanıt verdi. Evet o gelen cübbeli adam 'Wold'du , yani yoldaşlığımızın lideri , oda en baş masadaki yere oturarak , ' Esxalex' büyüsü ile kağıtları dağıttı , önümüze , birer birer. Wold 'Bunlar öldüreceğiniz , muggle ve seherler' diyerek gülümsedi. Benim suratımdaki pışmanlık iki katına çıkmıştı , bütün kukuletalıların yüzlerinde , büyük bir sevinç , sevinçlerinin içinde saklı olan karanlık onları yönetiyordu. Ve dayanamayaraktan ' Artık yeter bunca ölümlerin sebebi niye neden bunca işkenceler , burda , wold sende dahil bir çok kişi melez , bende aynı şekilde , seherbazlara gelince ' devamını getirmeden başka bir cümleyle giriş yaptım ' işte... ben gidiyorum buraya kadar' Diyerek gülücükler saçtım 4 bir yana arkamı döndüm çıkışa doğru yürüdüm , herkes çok şaşırmıştı ve önümü dönerek ' Sizi acızler , özelliklede sen Jack' paltomun sağ cebinde bulunan asamı cıkararak ' En son öldürdüğüm kişi sen olacaksın JACKKKKK' diye var olan gücüm ile haykırdım , Jack'ın yüzü solmuştu. '' Avada Kedavra'' diyerek solgun yüzünü kefen rengine çevirdim. Arkamı dönerek çıkışa doğru yürümeye başladım . 'avada kedavra' diye bir ses duydum , tam önümü dönücekken gözlerimin önünde yeşil bir ışık belirdi 'buf' , yere yavaşça yığıldım . Zaten uzun bir süre yaşamıştım 1990'dan 2100'e kadar. | |
| | | Oqléntia Jackie Dax Yönetici | Sihir Bakanı
Mesaj Sayısı : 53 Yaş : 31 Mücadele Tarafı : Tarafsız Kan Durumu : Safkan RP Partneri : O.o
| Konu: Geri: Profesör Alımları Paz Eyl. 13, 2009 4:22 pm | |
| | |
| | | Elizabeth Mia Quinn
Mesaj Sayısı : 1 Kan Durumu : Safkan
| Konu: Geri: Profesör Alımları Cuma Mart 05, 2010 6:13 pm | |
| Ad Soyad: Elanora Mia Quinn İstediğiniz Ders: Astronomi Örne Rp: - Spoiler:
''Sonunda bitiyordu yanlızlığım korkularım bugün son buluyordu. Sessiz çığlıklarımı artık duyurmak zorunda değildim. Artık sadece ve sadece ben vardım. Benden başlası önemli değildi. Uçurumun kenarına bu denli yakınken kendimden başkasını düşünmediğim için özür dilerim.'' dedi Mia
Kendini o kadar yalnız o kadar çaresiz hissetmemişti. Onca yıldır yaşadığı yalnızlık son bulsun diye çok çabaşamıştı. Ama bir türlü becerememişti. Tam kenara yaklaştığında arkasından bir ses ''Dur'' dedi. ''Dur sakın böyle bir şey yapma hayat senin sandığın kadarda değersiz değil.'' Sesin kime ait olduğunu bilmiyordu. Sadece nerden çıktı şimdi bu diye düşünüyordu.''Sen nereden bileceksin benim ne halde olduğumu sen nasıl anlayacaksın benim içimde bulumduğum durumu. Hiç zannetmiyorum böyle bir şeyi anlayacağını.'' Sesi o kadar çok çıkmıştı ki kendi bile şaşırmıştı. '' Tamam belki bilemem ama senin şuan düşündüklerinin aynısını ben de çok düşündüm fakat beceremedim. Sonunda kaybeden hep ben oldum.'' Arkasında bunları söyleyen adamı merak etmişti kendini onu o kadar yakın hissetmişti ki sanki bütün ömrünü onunla geçirmişti. '' Senin durumunun benimkiyle aynı olmadağı kesin. Benim gibi iğrenç bir insan olamazsın. Bunca yıldır bu acıyı sadece ve sadece ben çekiyorum.'' Evet asıl doğru olan da buydu. Acıların en dayanılmazı en gaddarcası buydu. '' Neden peki neden sadece sen çekiyorsun neden paylaşmıyorsun biriyle. Neden sadece kendine ızdırap çektiriyorsun.'' Söylemesi başkaları için kolaydı. Nereden bileceklerdi ki.
'' Böyle birşeyi kimseye anlatamam. Anlatsam bile inanmazlar. Benden korkup kaçacakları aşikar. Sen bile anlayamazsın.'' dedi. '' Neden anlatmayı denemiyorsun belki anlayabilirim. Belki senin sandığın kadar zor değildir.'' İnanamıyordu böyle bir şeyi nasıl düşünüyordu. En sonunda daha fazla dayanamadı ve patladı. '' Benim çektiğim acıları kimsenin çekmesini istemem. Yüzyıllardır ben bu acıyla yaşıyorum. Ben doğduğumdan beri böyleyim. Hem kana susadım. Hep avlanmak istedim. İnsanları öldürdüm. Bütün sevdiklerim benden kaçtı. Sevdiğim herkesi kaybettim. Buna yaşamak deniyorsa ben böyle yaşamak istemiyorum.'' Adam söylenilenler karşısında şok olmuştu. Ne diyeceğini bilemedi sadece şaşkınlığı yüzünden belli oluyordu. '' Nasıl yani sen nesin?'' Kız artık sonuna geldiği için hiçbirşeyin saklanması gerektiğini düşünmüyordu. '' Ben uyumam. Ben ölmem. Ben ölümsüzüm. Ben bir vampirim.'' Söylenilenler karşında şok olmuştu. '' Benimle dalga geçmen hiç hoş değil. Böyle bir durumda iken bunları söylemen çok saçma. '' Ben sana söylemiştim bana inanmayacağını ama inanmamakta da haklısın sen de.'' '' Sen gerçekten de ciddi misin? Söylediklerinin ne anlama geldiğini biliyorsun dimi. Böyle şeyler sadece ve sadece efsanelerde olur. Bunun gerçek olma ihtimali yok olamaz.'' Kız kendini denizin ferahlığına bırakmak istiyordu. Her ne olursa olsun denizin mis gibi kokusunu içine çekerken böyle bir konuşmanın olması onu huzursuzlandırmıştı. Etrafı alabildiğince dağlarla ve denizle çevrili idi. Sadece ve sadece yeşilin kahveye çalan dağlar vardı. Sessizlik sadece sessizlik vardı. ''Artık efsanelere inanma vaktin geldi. Artık neler olduğunu biliyorsun. Beni daha fazla rahatsız etme de işimi halledeyim. Son dakikalarımı seninle geçirmek istediğimden pek emin değilim. Artık beni rahat bırakır mısın?'' Adam şaşırmış gözlerle bakıyordu. Herhalde böyle bir tepki beklemiyodu. '' Sen şaşırdın herhalde seni burada ölümü mi terketmemi bekliyorsun inanamıyorum artık. '' Kız denizi bir adım daha yaklaşmıştı. Adama son bir kez baktı ve kendini bıraktı. Adam ise arkasından sadece ve sadece baktı. Hiçbirşey yapamadı.
| |
| | | Sir Nyx Bigelow
Mesaj Sayısı : 1 Kan Durumu : Safkan
| Konu: Geri: Profesör Alımları C.tesi Mayıs 01, 2010 5:46 pm | |
| Ad-Soyad:Sir Nyx Bigelow Ders:Biçim Değiştirme Örnek Rpg:
Sarah,ani bir korkuyla gözlerini açtı.Duyduğu ses gerçek mi değil mi tam emin olamıyordu.Fakat köpek havlaması duyduğuna emindi.Köpekler.Akıllıca bir hamleydi Avcıların yaptığı.Uzun süredir banyo yapılamaması kokuyu keskin ve sabit duruma getiriyordu.Arkasında biri olduğunu hissetti.Sıcak bir el ağzını kapatıp bağırmasını engelledi.Sonradan o sıcak ellerin sevdiği adama, bebeğinin babasına -o bunu bilmese de- ait olduğunu anladı.Bebek,sanki babasının burada olduğunu anlamışçasına temkeleyip durdu.Frank tatlı ama gergin bir sesle "Bu tarafa doğru geliyorlar,yer değiştirmek zorundayız." dedi. Ağzımı açar açmaz söyleyeceğim şeyi tahmin etmişti. "Biliyorum burada rahatız,en azından biraz suyumuz var.Ama gitmek zorundayız..O pis köpeklere yakalanmak istemezsin" dedi.Sesi azalırken gözlerim de yüzündeki büyük yara izine kaydı.Korkunç görünüyordu.Pençe izleri,okyanus rengi gözlerinden,dudaklarına kadar iniyordu."Tamam,eşyalarımı toplayayım" dedi Sarah .Köpek sesleri iyice yaklaşmıştı."Acele etsen iyi olur".Bu sefer sesinde korku vardı.Tam eşyaları toplamaya başladığım anda,o parıltılı gözleri ve hırıltı sesini duydum.Kapıda duruyordu.Normal bir köpekten en az 2 kat daha büyüktü.Kapkara tüyleri,beni görünce daha da kabarmıştı.Salya akan ağzını açıp uzun bir uluma sesi çıkardı.Diğerlerine haber verdiğini anlamıştım.O anda Frank pompalı silahıyla köpeğin beynini uçurdu.Sarah'ın yüzüne kan sıçramıştı.Frank "Acele et!" diye haykırdı.Sarah hemen 2 pet şişe suyu çantasına atıp koşmaya başladı.Orman,patlamanın etkisiyle kül yağmuru altındaydı.Koştukça,ağzına kül doluyordu.Eliyle yüzüne korudu.Frank tam arkasındaydı.Koşmaya devam ederken ileride de bekleyenler olduğunu gördü.Koşmayı bırakıp durdu.Frank de görmüş olmalıydı.O da durdu.Sarah'ın gözlerine baktı.O da yolun sonuna geldiklerini biliyordu.Avcılar etraflarını çevirdi.O pis sesleriyle "Sonunda!" diye bağırarak kahkahalar atıyorlardı."Son insan döllerini de bulduk." Söylediği lafı duyan olsa,saldıranların insanlar olduğunu sanırdı.Geldiklerinde Sarah henüz küçük bir çocuktu.Ailesi gözleri önünde öldürülmüştü.Avcılardan biri öne çıktı.Silahını çıkartıp,Frank'in kafasına dayadı.O anda Frank beklenmedik bir şekilde hızlı hareket ederek,Avcıyı silahsızlandırdı. Silahı Avcıya çevirerek tetiği çekti. Bu olanlar diğer Avcıları harekete geçirdi. 3 ya da 4 tane varlardı.Frank sırtından pompalısını çekerek 2 tanesini daha halletti. Tam bana döndüğünde "Hayır!" diye haykırdı. O an ne olduğunu anladım. Avcı bana doğru yönelmişti. Silahını çekti,hızlı bir hamleyle Sarah'a ateş etti.Frank yere serilen Sarah'a doğru koşarak son Avcıyı da yere serdi. Frank Sarah'a doğru döndü. O anda Sarah "Dikkat et!" diye bağırdı.Köpeği son anda farkeden Frank onu da öldürdü. Frank yaranın nerede olduğuna baktı. Kolundan vurulmuştu. Frank bilincini kaybetmek üzere olan Sarah'a "İyi olacaksın,merak etme.Söz veriyorum." dedi. Sarah söylemesi gerektiğini biliyordu. Söylemek üzereyken "Kendini yorma." dedi Frank. "Hayır.Söylemek zorundayım..Frank,hamileyim."
| |
| | | | Profesör Alımları | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|